Главная Случайная страница


Полезное:

Как сделать разговор полезным и приятным Как сделать объемную звезду своими руками Как сделать то, что делать не хочется? Как сделать погремушку Как сделать так чтобы женщины сами знакомились с вами Как сделать идею коммерческой Как сделать хорошую растяжку ног? Как сделать наш разум здоровым? Как сделать, чтобы люди обманывали меньше Вопрос 4. Как сделать так, чтобы вас уважали и ценили? Как сделать лучше себе и другим людям Как сделать свидание интересным?


Категории:

АрхитектураАстрономияБиологияГеографияГеологияИнформатикаИскусствоИсторияКулинарияКультураМаркетингМатематикаМедицинаМенеджментОхрана трудаПравоПроизводствоПсихологияРелигияСоциологияСпортТехникаФизикаФилософияХимияЭкологияЭкономикаЭлектроника






Evetaşan otobüs sohbeti





Karşılıklı sohbetimiz Adana Otobüs Terminaline kadar sür­dü. Buraya kadar birçok noktalar halledilmiş, birçoğu da kalmıştı. Önümüzde acil izahlar isteyen bir yığın konu vardı. Faka1 arkadaşımın yolculuğu sona ermişti. O Adana' da kalacak, ben ise Hatay' a doğru devam edecektim.

Içimden:

"Keşke razı olsa da bu geceyi birlikte geçirip sohbetimize devam etsek" diye geçirirken, koluma yapışıp:

"Nereye?" dedi, ciddi bir şekilde.

"Biliyorsunuz yolum Hatay'a kadar uzanacak" dedim.

Bir anda kaşlarını yay gibi gerip:

"Hayır" dedi. "Asla bir yere gidemezsin. Seni, hiçbir yere bı­rakmam. Böylesine hayati konular, nasıl yüz üstü bırakılabilir? Şu anda aklım allak bullak. Bu bunalıma daha fazla tahammül edemem. Mutlaka bir neticeye gitmeliyiz."

Arkadaşımın teklifine çok sevinmiştim. Buna rağmen ağırdan alarak:

"Yalnız bir şartım var" dedim. "Bu akşam benim misafirim

olursanız kalınm. Yoksa bu teklifinizi kabul edemem."

Hiç itiraz etmeyerek:

"Kimin kime misafir olacağı mühim değil" dedi. "Mühim olan, sohbete devam etmemizdir"

Anlaştık. Niyetim, onu istediğim bir yere götürmekti...

Arkadaşımı ikna ettikten sonra onu nerede ağırlayacağım konusundaki alternatifleri düşünmeye başladım.

Kendi fikir hayatı içerisinde çok önemli bir yeri olan "o

adam"ı, rastgele bir yere veya bir otele götüremezdim. Tanıdığıın arkadaşlara haber verip, onları başıma da toplayamazdım.

Çünkü bu durum onu evhamlandırabilir ve büsbütün ürkütebilirdi. 4

En iyisi "o adam"ı, kendi evim diyebileceğim bir yakınımın evine götürmekti. Yanımızda da ev sahibinden başka hiç kimse

olmamalıydı.

Bunun için bir ziraat mühendisi arkadaşımın evine telefon ederek durumu kendisine kısaca anlattım. Çok heyecanlanmış­tı.

"Siz beni orada bekleyin" dedi. "Gelip sizi taksiyle alayım." Biz otobüs terminalinde beklerken, göz ucuyla "o adam"ı süzüyordum. Elindeki kağıda bazı notlar alıyordu. Daha sonra o notların, aklına gelen ve sormak istediği sorular olduğunu anlayacaktık.

Altmış civarında bir soru listesi!

Akşam ezanları okunurken taksiye bindik.

Çevresine karşı devamlı surette güleryüzlü ve sempatik görünen "o adam", şimdi içine kapanmış ve sanki iç dünyasında kaybolmuştu.

Eve geldiğimizde henüz ayakkabılarımızın bağını çözüyorduk ki, bana dönerek:

"Peki", dedi. "ÖldÜkten sonra dirilme konusunda bazı şeyler konuştuk. Ama bence ınümkün değil. Çünkü vücudumuz kabirde toprak olacak. Atomlarımız, yel, sel ve bazı hayvanlar tarafından başka yerlere götürülüp dağıtılacak. Bu şekilde her şey darmadağın olacak. Siz de kalkıp tekrar dirileceğiz diyorsunuz?"

Kapı önünde sorulan bu soruya çok şaşırmıştık. Oysa ki "o adam", büyük bir fikir mücadelesi içinde kıvranıyordu. Aklına hücum eden sorular beyninde öylesine tepiniyordu ki, birer iki şer kontrolsüz olarak dışarı taşıyor ve sabrı, içeri geçmeye yettmiyordu.

Ev sahibi benden önce davranarak:

"Merak etmeyin efendim" dedi. "Hele şöyle bir içeri geçip soluklanalım. Sonra da karnımızı bir güzel doyuralım. inanın bu gece her şey hallolacak, hiç merak etmeyin."

Arkadaşımla birlikte yan odada kıldığımız namazdan sonra hep beraber yemek yedik. Ardından gelen çayları içtikten sonra, keyifli bir sohbete hazır olduğumuzu hissediyorduk. Zaten "o adam"ın da sohbete devam etmekten başka bir şey düşünmediğini biliyorduk. Cebindeki soru listesini çıkarmış vaziyette bekliyordu.

Sofranın kaldırılmasını bile beklemeden:

"Bugün benim için çok önemli" dedi. "Belki bu sohbet sizin için sıradan ve rastgele bir tartışma olabilir, ama bana göre öyle değil... Ben hayatımda sayısız toplantılara katıldım. Sayısız insan veya gruplarla tartıştım, fikirlerimi anlattım, tezlerimi savundum. Öyle günler oldu ki, dünyanın sayılı Marksistleriyle birlikte, Marksizmin açmazlarını, katı ve anlaşılmaz yerlerini tenkit edilen ve beğenilen yönlerini günümüze adapte etme ko nusunu anlattığım zaman, herkesin takdirlerini almıştım. Dı: ülkelerde, özellikle sosyalist devletlere gittiğimde, dünya çapın da liderlere bile doğru bildiğimi tereddütsüzce haykırdım, alkışlandım ve göklere çıkarıldım. Ama şunu samimiyetle söyleyeyim ki, o günlerin şaşaalı hatıraları, bana bu anın heyecanını vermedi.

"Ama, bu beni çok düşündürdü.

"Biz Marksizmi tek yol ve tek alternatif olarak sunuyoruz. Bu yolculukta, ikinci bir tez de bana ağırlığını hissetirmeye başladı.

Bunun için kendi kendime dedim ki: 'Eğer Marksizmi çürüten bir tez varsa, onu mutlaka bilmeliyim. Bundan kaçmak, kurtuluş değildir. Bugün kulağımı tıkayacağım bu alternatit yarın başka bir yerde yine karşıma çıkar. Öyleyse bu alternatifin deta­yını bilmek zorundayım.'

"Bana göre, her fikir adamının bir ölçüsü olmalı. Bu ölçü de, karşısına çıkan güzel bir görüşü, iyi bir fikri ve isabetli alterna­tifleri dinlemek veya okumak zorunda olmasıdır. Yoksa bir fikir taassubu veya fikir yobazlığı dediğimiz bir durum ortaya çıkar ki, o zaman kimse karşısındaki insana bir şeyanlatamaz. Bu ise,

doğruya ve en iyiye giden yolları tıkamaktır. Mantık susar, hisler ve tarafgirlik konuşur..

"Birileri bana muhtaç olduğum doğru şeyleri anlatınca, ona teşekkür etmem gerekir. Çünkü bana hazır bir malzeme sunmuş oluyor.

"İşte yol boyunca benim çok muhtaç olduğum bazı doğrulara işaret edildi. Daha doğrusu, benim kapalı dünyamın bazı kapı­ları bir derece aralandı. Ne tam olarak savunduğum fikirlerim çürütülmüştü, ne de bu doğrular tam olarak bana anlatılabildi.

Bundan dolayı olacak ki, şu anda aklım bir savaş meydanı gibi.

Her şey bulanık ve birbirine girmiş bir halde... Buna kesin bir çözüm istiyorum. Yoksa bu bunalıma daha fazla tahammül

edemem."

Notlarını ve sorularını yazdığı elindeki kağıdı göstererek: "Bu kağıda bir liste yaptım" dedi. "Yani aklıma gelen soruları sıraladım. Altmış civarında... Bu sorular, belki size klaisik ve bi linen şeyler olarak gelebilir. Ama benim için, hayati şeylerdir."

Ev sahibimiz, kendine has tatlı bir tebessümle söze karıştı: "Beyefendi" dedi. "İsterseniz sorularınıza başlayalım. Ama

başlamadan önce sizden bir istirhamım olacak. O da şudur: Sohbetimizi müsamaha, anlayış ve iki iyi dost gibi hoşgörü havasında yürütmemiz gerekecek."

Muhatabımız, hemen devreye girerek:

"Ben de bunu istiyorum" dedi. "Şunu tekrar ve açıkça söylüyorum. ki: Ne söylediğini ve ne söylenildiğini anlayan düşmanı, ne söylediğini ve ne söylenildiğini anlamayan dosta tercih ede­rim. Herhalde bu yeter."

Misafirimiz, ne kadar olgun, hakperest ve güngörmüş birisi olduğunu bir kere daha gösteriyordu.

Konuşmasına devam ederek:

"Hocam" dedi. "Otobüste de uzunca konuştuğumuz bir konuyu tekrar açmak istiyorum. Yani, şu alemin bir yaratıcısının olması şart mıdır? Bu konuda mantıki ve ilmi izahlar istiyo­rum."

"Neden, derseniz? "Benim yarım asırlık bir davam var. İki üç saatlik otobüs seyahati anında aramızda öyle önemli konuşmalar geçti ki, itiraf etmek zorundayım, bu davam ve fikirlerim önemli yaralar aldı. Adana terminaline kavuşmamız, bir kurtarıcıya sığınmak gibi oldu.

Date: 2015-10-18; view: 274; Нарушение авторских прав; Помощь в написании работы --> СЮДА...



mydocx.ru - 2015-2024 year. (0.007 sec.) Все материалы представленные на сайте исключительно с целью ознакомления читателями и не преследуют коммерческих целей или нарушение авторских прав - Пожаловаться на публикацию